İnsan borsası

, Yorum yapılmamış

İNSANLARIN gerçekten alınıp satıldığı köle pazarlarından söz etmiyorum. Pek çok eşyadan önce, insan satışından ‘daha yüksek gelir’ elde edebilmek için rekabet silahını çekip, müzayedenin âlâsı yapılmıştı tabii ki.

Bir insanı diğerinden daha kıymetli yapan nedir? Bir şehrin, bir bölgenin, bir ülkenin insanlarını diğerinden daha değerli kılan nedir? Böyle bir değerler silsilesinden söz etmek mümkün müdür? Bir ulusa, bir şehrin insanlarına, bir dinin mensuplarına diğerlerinden daha fazla kıymet atfetmek, bizi ayrımcı yapmaz mı? Yapar, değil mi? Madem yapar, neden bir Afrikalının ölümü ile bir Avrupalının ölümü dünyada eşit tepkiyle karşılanmaz. Bir keresinde bir Afrikalının “Avrupa Birliği’nin teşviklerle semiren inekleri bile bizden daha değerli” diye isyan eden sesine kulak kabartmıştım.

İNEKLER VE HAYAT KADINLARI

Evrensel değerlerden, ilkelerden söz ederken kendini inekten bile daha değersiz hisseden insanlar… Mağlup hep mağlup…

İnsan borsasında, kimin ne kadar değerli olduğuna karar veren mekanizma nedir? İnsanların ve ulusların kendilerine atfettikleri değerler olabilir mi?

Tayland’da seks turizmine şahit olmak hep kalbimi acıtır. Yoksul ve geri kaldıkları için oluyor bu. Bir keresinde sarışın kadınların vitrini süslediği bir gogo barın girişinde ‘sadece Avrupalı kızlar’ tabelasına rastlamıştım. Fiyatlar, lokal kadınların çalıştığı gogo barlardan daha yüksekti. Bir makalede, ülkelere göre hayat kadınlarının fiyatlarını okumuştum. Gelişmiş ülkelerde fiyatlar tavan yapıyordu.

CEHENNEM, HİTLER VE YAHUDİLER

Bence anlatılması ayıp olan bir fıkrayı paylaşacağım -izninizle. Hitler öbür dünyada cezasına itiraz eder ve yetkililerle görüşmeyi talep eder. “Sırf 6 milyon Yahudi ve bir Amerikalı öldürdüğüm için sonsuz cehennem cezasını hak etmiyorum” dediğinde yetkililer “Hangi Amerikalı” diye sorarlar. Hitler, “Gördünüz mü kimse Yahudileri takmıyor” cevabıyla yetkilileri şaşkına çevirir.

Madem ‘piyasa’ dili kullanıyoruz, bunun ‘satın alınmış’ bir gelişme olduğunu söyleyelim. Piyasanın bir gelişmeyi satın alması, bunun kabullenildiği ve onunla ilgili reaksiyonun çoktan ortaya çıktığı, eylem gerçekleştiğinde aşırı bir tepkiye neden olmaması demektir.

Bu ayrımcı fıkra, diğer alemde bile Yahudi katliamının kabullenildiğini, ancak konu bir Amerikalı ise şaşkınlık yarattığına işaret eder farkında olmadan.

Bu yüzden her gün Suriyeli, Iraklı, Afgan, Nijeryalı ölebilir. Dünya bu sefil ülkelerin vatandaşlarının ölümünü çoktan satın almıştır. İnsan borsasındaki fiyatlar bölgesel değildir ama! Bir Çinli ile bir Japon’un ölümü de değer açısından fark eder.

Can ucuz olunca, ölmesi kolaydır. Çünkü gelişmiş ülkede insan canı almak çok pahalıya mal oluyor.

Kabe’de vinç devrilince Suudi yetkililer tüm suçu kadere ve hava şartlarına yıkmıştı. Alman üreticisi ise vincin sabitlenmediği gibi ağırlıklarının da kaldırıldığını açıklamıştı. Vinci hatırlatıyorum çünkü bu örnek insanların değerini, ilk önce kendi ülkelerinin belirlediğini gösteriyor. İnsanına değer veren ülkede, AVM yıkılınca başbakan istifa eder. Diğerinde sayıca kaç kişinin öldüğünün bir önemi yoktur.

Eğer ülkeler borsası var ise, burada kıymeti belirleyen de ülkelerin vatandaşlarına verdiği değer olurdu.

 

 

Devrim ve kardeşlik

BANA fikrimi soracak olursanız şu dünyadaki en anlamsız iki şeyin borsa ve kraliyet olduğunu söylerim.

İlki kuruluş amacından çıkmış, yatırımcı dedikleri saçma bir güruhun elinde şirketleri cezalandıran bir araca dönüşmüş ve çoğunlukla fiyatların gerçek kullanıcılar için pahalanmasına neden oluyor.

Kraliyet ve soyluluk ise saçmalığın en önde gideni… Bu yüzden Türkçeye kısaca ‘yemişim kralını’ diye çevirebileceğimiz Fransız devrimi, insanlığın doğruyu bulması açısından çok önemlidir. Devrimin sloganı ‘özgürlük, kardeşlik, eşitlik ya da ölüm’dür. Genellikle ilk üçünü söyleyip, ölümü atlarız. Bu üç şart (ki kardeşlikle barış içinde yaşamak anlatılır) sağlanmazsa, sonuç hiç iyi olmayacaktır.

Kardeşlikle ilgili Martin Luther King’in “Birlikte kardeşler gibi yaşamayı öğrenmeliyiz, ya da aptallar gibi yok oluruz” sözünü de hatırlamak gerek.

İnsan borsasında ‘özgürlük, kardeşlik, eşitlik’ değerlerinin düşük olduğu ülkeleri en alt basamaklarda görmek şaşırtıcı olmasa gerek.

Yorum Bırakın