Erkekler için yazdım

, 1 Yorum

Ey erkekler! Çenenizi kapar mısınız?

Daha nazik söyleyemiyorum, kusura bakmayın.

Bir kere bile kadın olmanın herhangi bir zorluğunu yaşamamış, bir kere adet sancısı çekmemiş, bir kere jinekolog muayenesi geçirmemiş, bir kere doğum yapmamış (veya yapma ihtimali olmayan), bir kere trafikte sıkıştırılmamış, bir kere sokakta yalnız kalınca paniklememiş, bir kere sırf cinsiyeti nedeniyle engellenmemiş, bir kere tüm kötü özellikleri sadece cinsiyetine bağlanmamış erkekleri kadınlar hakkında konuşmaktan men ederim! İkinci bir emre kadar kadınlarla ilgili ahkam kesmeniz yasaklandı. O ikinci emir de asla gelmeyecek.

* * *

“Kadın gibi yaşamayacağız, gerekirse erkek gibi öleceğiz” diyen mi ararsın… Duyan da kadın gibi yaşamak, az cesaret isteyen bir şey sanacak! Asıl zor olan kadın olarak yaşamak bayım!

“Kadınların trafiğe çıkması yasaklansın” diye saçmalayan mı istersin… Duyan da tüm ölümcül kazaları kadınlar yapıyor sanacak! Kadının yaptığı hatayı cinsiyetiyle açıklayıp erkeğinkini ise görmezden geliyorsunuz. Gidin trafik sigorta şirketleriyle konuşun. Alın istatistikleri..

“Kadının yeri evidir. Çalışmasın. Okumasın” diye buyuran mı bakarsın… Duyan da kadının dünyada var olmasının tek amacını yemek ve ütü yapıp erkeğe bakmak sanacak! Ayrıca, çocukları karnında taşımalı ve büyütmeli de kadın. O ev aynı zamanda siz tilkilerin kürkçü dükkanı oluyor, öyle değil mi? Peki siz erkeklerin dünyaya geliş amacı nedir? Kadının yaşamını zorlaştırmanın dışındaki misyonunuzu soruyorum.

İş dünyasındaki kadın patron ve yöneticilerin, herhangi bir kusuru varsa bu da tamamen cinsiyetinden kaynaklanıyor. Geveze bir müdür erkekse, geveze bir insandır. Kadınsa, kadın olduğu için gevezedir. Acımasız genellemeler kadın patrona, kadın yöneticiye daha kolay yönlendirilir. Erkek yöneticisini şikayet etmeye korkanlar, kadın üstünü neden daha rahat şikayet eder?

Neden kadın kadının kurdudur dediklerinde, kız kardeşliğe sarılmayız da birbirimize şüpheyle bakarız? Sanırım erkeklerin, kadınlarla ilgili haklı olduğu tek konu bu. Yeterince dayanışma yok aramızda. Tekrar erkeklere dönersek…

Tecavüz eden siz! Kravat takıp iyi hal indirimi alan siz! Küçücük çocuklar için rızası var deyip ahaliyi aklayan siz! Hamile bırakan siz, kürtaja karşı çıkan yine siz! Her çiçekten bal alan siz, bekarete takan yine siz! “Şehrimizde genel ev yoktur” diye övünen siz, tüm esnaf tuzağınıza düşürdüğünüz 10 yaşındaki çocuğa kraker alıp ırzına geçen yine siz! Erkekliğine laf söyletmeyen siz, fiziksel dezavantajına rağmen kadına el kaldıran yine siz! “Namus da namus” diyen siz, namussuzluğun en âlâsını yapan yine siz! Kadını güzel olmaya zorlayan siz, eğlenilecek kız-evlenilecek kız diye ayıran yine siz! Bebek anne sütü içsin diyen siz, meler sarkmasın diyen yine siz! Eve maddi katkısı olsun diyen siz, ev işlerinin bir ucundan bile tutmayan yine siz!

Shhh

* * *

Çevrem ve mesleğim beni tüm dünyada en varlıklı, en entelektüel, en meşhur insanlarla karşılaştırdı. Çok seyahat ettim. Yurtdışında yaşadım. Bana sık sık Türkiye ve dışarısı arasındaki farkları sorarlar. Dünyanın en kibirli insanları ülkemizde yaşıyor olabilir, derim. Bu ayrı bir yazı konusu olduğundan fazla girmeyeceğim. Sadece erkekler açısından bu soruya yanıt verirsem… Konu futbol ve kadın olunca ülkemizde erkekleri entelektüel seviye açısından birbirinden ayıran bir şey yok. Tabii ki nazik, saygılı, kadına eşiti olarak davrananlar var ancak konu kadınsa içinden bir Kazanova, futbolsa bir holigan çıkıyor. Kadın ve futbol konusunda bu kadar primitif tepkiler vermesini hep hayretle izliyorum.

* * *

Türkiye’de doğan her erkeğin büyüyüp sigara içmesi gibi, evlenip karısını aldatması da yaşamın doğal akışında olması gerekenler arasında görülüyor. Hatta erkek türü, bu konuda birbirini inanılmaz teşvik ediyor. Bunu anlayışla karşılayan kadınlara rastlamak beni şaşırtmıyor ama birkaç hafta önce Nişantaşı’nda bir restoranda otururken yan masada konuşan bir kadını duydum mecburen. Kalabalık masanın dilinden, bazılarının birbirini yeni tanıdığını anlıyorum. Kadın, adamlardan birini överken “Çok saygılıdır. Karda yürür izini belli etmez. Karısının onurunu hiç kırmaz” dedi. O masaya uçup bu kadının kalbini, adamın da kemiklerini kırmak geçti içimden. Konuşmanın ilerleyen bölümünde bu hanım ablanın bir psikiyatr olduğunu öğrendiğimde kırılan sadece benim umutlarım olmuştu.

İlişki konusunda uzman Psikoterapist Cem Keçe, bir sohbetimizde bana, erkeklerin aldatma konusunda birbirlerini nasıl teşvik ettiğini, özendirdiğini anlatmıştı. Sosyal yapımız böyleymiş.

Şahit olduğum birkaç ilginç örnek var. Birinde amca, yeğenini aldatan kocanın sadece delil olan fotoğraflar çektirmesini eleştirmişti. Ortada iz bırakmasa sorun yok yani! Yuva dağılmayacak! Diğerinde, kardeşinin kocasıyla çapkınlık turlarına çıkan kayınço, enişte başka bir kadına aşık olup boşanmaya kalkınca kavgaya tutuşmuştu. Boşanmadığı sürece kız kardeşini aldatmasında hiçbir sorun yoktu. Artık bu erkek dayanışması değil… Bu başka bir şey! Adını ben koyamıyorum.

İnsanların özel durumlarını, hikayelerini bilmiyoruz tabii ki. Onları tenzih edelim ancak aldatmalarda erkeklerle işbirliği tutan kadınlar da bu yazıyı üzerine alınabilirler.

Tabii ki erkekler de kadınlarla ilgili mevzularda konuşabilir. Ancak kadını ahlaki ve hukuksal boyutta eşiti olarak kabul ettikten sonra ağzını açabilir. Bilek güreşinden söz etmiyorum. Ahlaki ve hukuksal boyutta eşitlikten söz ediyorum.

 

1 Yorum

  1. Kadriye Ballı
    | Cevapla

    Ağzına sağlık Demet Cengiz. Erkek çenesi kapansın!!!!!!!!!

Kadriye Ballı kullanıcısına bir Cevap Yazın Cevabı iptal et