Hepimiz teröre hizmet ediyoruz

, Yorum yapılmamış

 Hayır, başlıkta hata yok. Farkında olmadan yaptığımız şey tam olarak budur.

Hepimizin bildiği, her an her yerde bir intihar bombacısının kendiyle birlikte mümkün olduğunca çok sayıda insanı havaya uçurmaya çalıştığı bu yeni dünyayı anlatmayacağım. Durum ortada ve hepimiz şartları biliyoruz.

Latince’den gelen terör kelimesinin anlamı ‘korkudan titremek’ veya ‘titremeye neden olmak’ iken, bugün terörden anladığımız korkutarak ve yıldırarak amaçlarına ulaşmak. Şiddet içerikli eylemleri bu amaca hizmet eriyor.

Peki amacına ulaşan terör örgütü var mı? Anlamı gibi terör eylemlerinin kendileri de sonuçları da tartışılır. Bu yüzden kavramsal tartışmadan uzak duracağım.

* * *

Suriye’deki dışarıdan bol müdahaleli iç savaşın sonucu olarak nur topu gibi küresel bir terörümüz oldu: IŞİD!

IŞİD, ilk günlerinde neler yaptı? Hepimizi şaşırtan ve pek çoğumuzun diline doladığı çok emek verilmiş prodüksiyonlar. Önce Suriye’deki düşmanlarını belirledi. Alevi, Şii, Yezidi derken eşcinseller dahil kendinden olmayan ne varsa düşman ilan etti ve onların infazlarını büyük gövde gösterileriyle gerçekleştirdi. Bu videoların üzerine bir de müzikler ekleyerek YouTube’a yükledi. Tüm dünya medyası da bu hazır prodüksiyonları alıp kullandı. Haber değeri yoktur, demiyorum, elbette vardır ama bütün bunları alıp kullanmak bir tercihtir. Ve bu tercih IŞİD’in şöhretine şöhret kattı. Bu vahşete tepki gösteren sıradan insanlar da sosyal medyadan IŞİD videolarını paylaştı. IŞİD, YouTube’dan videoları kaldırılıp, Twitter’da hesapları hacklenince küplere bindi.

* * *

IŞİD, büyüdükçe hedef de büyüttü. Hatta adındaki Irak-Şam (büyük oranda Ortadoğu’yu kapsayan alan) sınırlamalarını atarak kendisini sadece İslam Devleti olarak anmaya başladı ve hedefini tüm dünyayı ele geçirmek (sadece bizim ülkemizi değil) olarak revize etti. Eylem alanı da genişledi. Avrupa’da pek çok kent hedefi oldu. Türkiye’deki eylemlerini hiçbir zaman üstlenmese de kendi militanlarınca yapıldığı açıklandığında asla itiraz da etmedi. Bunun yanında biz bir de (daha da eskiden gelen) PKK terörüyle uğraşıyoruz.

* * *

Peki terör eylemi ne zaman başarılı olur? Bir bomba patladığında eylem başarılı olmuştur muhakkak ancak, eğer biz bu başarıyı 10 ile 100 ile çarparsak daha da başarılı olur öyle değil mi?

Paris ve Bürüksel saldırılarının ardından ne oldu? Tüm dünya bu eylemden haberdar oldu. Televizyonlar canlı yayına geçti. Periscope, Twitter, Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi sosyal medya mecraları ve aplikasyonlar ile vatandaşlar da yayına başladı. Patlamanın şiddeti, ölmüş bedenler, yaralılar, korkudan kaçışanlar, titreyenler… Bir terör eylemine dair yayınlar tekrar edip durdu. Peşinden doğal olarak siyasi sorumlular ve güvenlik açıklarına dair tartışmalar günlerce sürdü. Fotoğrafları, hikayeleri günlerce ekranlarımızda dönen teröristler. ‘Hiçbir şey ‘olan canlı bomba, bir anda tüm dünyanın konuştuğu birine dönüşüyor. Terör örgütü böylece gündemi ve yaşamı tutsak ediyor, hem de tüm dünyada konuşulmayı hayal eden yeni canlı bombaları kolaylıkla ikna ediyor.

Benzer şeyleri Ankara ve İstanbul saldırılarında da yaşadık. Ki bizde hemen yayın yasağı geliyor, internet yavaşlatılıyor ama bu devirde bilgiye erişimi sınırlamak mümkün olmadığından hiçbiri bir işe yaramıyor.

Medyaya getirilecek her türlü sınırlama sansür olacağı için bunu savunamayız. Ancak küresel çaptaki terör ile mücadele edilecekse medyanın terör eylemlerini ele alış biçimi de yeniden tanımlanmalı. Kamuoyunun haberdar edilmemesi diye bir durum zaten söz konusu olamaz. Haberler nasıl yapılacak ki bu terör eyleminin şiddetini artırmaya hizmet etmemiş olacak. Dolaylı yoldan terör eylemlerinin propagandası yapılmamış olacak. Yani kınadığımız şeye nasıl hizmet etmeyeceğiz?

* * *

Medyanın terör eylemlerini veriş biçimi düzenlemesi zor değil. Pek çok uluslararası gazete, televizyon ve yayıncılar birliği var. Bir karar alıp uygulayabilirler. Zor olan vatandaş ayağı… Yurttaş gazetecilik almış başını yürümüşken, akıllı telefonlar teknik açıdan sıradan insanları gazetecilik donanımıma kavuşturmuşken, kitle iletişim araçları direkt kitlelerin eline geçmişken bir düzenleme mümkün değil. Vatandaş düzenlenemeyeceğine göre…

En sevdiğim film klişesi cümlelerden biridir: Yanlış insanların eline geçerse çok fena sonuçlar doğurabilir!

Kitle iletişim araçları, yanlış insanların değil ancak bunu kullanmayı bilmeyen insanların eline geçti. Bir toplumu aşırı dozda şiddete maruz bıraktığınızda, sadece onların duyarlığını azaltmış olursunuz. Şiddet içeren görüntülerin, bilgilerin fazlaca dolaşımda olması tamiri zor pek çok hasarı da birlikte getirecek. Neler olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Teröre son hizmetimizi de özellikle WhatsApp gruplarında ve aile-dost sohbetlerinde güvenilir kaynaklardan gelmeyen ve paniğe neden olan bilgileri paylaşarak yapıyoruz. Terörün yarattığı toplumsal titremeyi çoğaltıyor ve yayıyoruz.

Dijital çağda, terör eylemlerinin etkisinin önceki dönemlere göre çok daha fazla olduğu gerçeği önümüzde dururken, bununla nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz.

Bu konu sadece medya, sosyal medya olarak ele alınmamalı. Dönemin gereğine uygun refleksler geliştirmek olarak bakılmalı.

 

 

 

Yorum Bırakın