İnsan geri! İnsanlık geri çok geri!

, Yorum yapılmamış

0.1S

 

“Cehennem diğer insanlardır” demiştir Fransız düşünür Jean-Paul Sartre.

Yüzyıllardır insanın birbirine ettiğine bakınca ustaya hak vermemek imkânsız.

Fakat insanın sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmesine en çok katkı sağlayanın kurduğu güvenilir, keyifli dostluklar olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış. Yine insan yani!

Tür olarak bir arada (sürü) yaşama eğilimindeyiz ve sürüyü organize etmek için binlerce yılda soyut ve somut oluşumlar yarattık. Devlet gibi kurumlara, hukuk-ahlak gibi protokollere ihtiyaç duyduk.

İnsanlığa bakıp “Fena gitmiyoruz” diyebilirsiniz.

İki dünya savaşı, pek çok ideolojik devrim, teknolojik sıçrama ve pek çok bilimsel gelişme yaşanan 20. yüzyılın kendini ‘çok ilerlemiş’ sanan sefil insanlarıyız oysa. Aramızda bir de 21. yüzyılın taze insanları var ki onlar insanlığın binlerce yıldır cep telefonuyla yaşadığını sanıyor, bir randevuya vaktinde gitmeyi bile beceremiyorlar.

Nereden başlamalı anlatmaya? Ulus devlet sevdasıyla yüzyıllarca savaşan insanları anlatmakla mı başlamalı? Dinler uğruna yapılan katliamları mı ortaya dökmeli? İşgalci imparatorluk sevdalılarına mı değinmeli? Beyaz adamın gemilerle keşfe çıkıp, rengi farklı insanların topraklarını ele geçirmesinden mi söz etmeli? Keşfedilen yenidünyalarda yeni yaşamlar kurarken oraya taşınan rengi farklı insanların köleleştirilmesini mi anlatmalı? Arsız Yunan tanrılarını mı hatırlatmalı? Kullarına yasakladıkları her şeyi yapan günahkar Sümer tanrılarından mı söz etmeli? Kutsallaştırılmış devlet anlayışının vatandaşa ettiği zulmü mü demeli ilk? Hâlâ, evet, hâlâ süren asil kan ve hanedan inancının yarattığı haksızlığa mı işaret etmeli? Ateşlerde yakılan cadılardan, derisi yüzülen Cherokee erkeklerinden, karnındaki bebekle öldürülen kadınlardan, Tanrı’ya kurban etmek için kanı dökülen bakirelerden, kanı kutsal olduğundan dökülmeyip boğularak öldürülen bebek şehzadelerden, içine savaş cini kaçmış erkeğin tecavüzüne uğrayan gençlerden, Berlin Duvarı’nı aşmaya çalışırken vurulan ailelerden, insanın kanıyla kızaran denizlerden, derelerden… Hangisinden başlamalı anlatmaya?  0.13S

İnsan iyi değildir. İyi olmak için özel bir çaba göstermesi gerekmektedir.

İnsan geridir. İlerlemek için duygusal ve ruhsal olgunluğa erişmesi şarttır.

İnsan akılsızdır. Dünyayı planlayan kendi türünün akıllı olduğu yanılgısındadır. Yaşadığı gezegeni mahvetmiştir.

Bu dünyada cehennemi yaratandır insan.

George Floyd, polisin 8 dakika 42 saniye boğazına diziyle basması sonucu öldü. Irkçılık, ayrımcılık tüm dünyada protesto ediliyor. Ne yazık ki ırkçılık ve ayrımcılık dünyanın her yerinde her zaman var.

Avrupalılar, Afrikalıları ölümcül koşullarda taşıyarak Amerika kıtalarının inşasında köle olarak kullandılar. Üzerine fiyat etiketi asılmış insanlar pazar yerlerinde alınıp, satıldı. Avrupa’da da köle ticareti olağandı.

Güney Afrika’da tarım işçisi olarak çalışmaları için binlerce Hint deniz yoluyla taşındı.

İngiltere, hapishanelerindeki mahkumları (ki bir somun ekmek çalan da hapisteydi) Avustralya ve Yeni Zelanda’ya taşıdı.

İnsanlar o kadar kötü koşullarda taşınıyordu ki gemilere alınanların dörtte birinin telef olması normal karşılanıyordu.

Avustralya ve Yeni Zelanda’nın yerlileri de beyaz adamın zulmünden payına düşeni aldı tabii ki.

Avrupa’da rengi farklı insanların sergilendiği insanat bahçeleri daha dün kapatıldı.

Bütün bu yayılmacılık ve kötülük Avrupalılara özgü değil. Bir zamanlar Araplar, yayıldıkları bölgelerdeki dilleri ve kültürleri yok etmedi mi? Moğol istilası çok mu şanlıydı sanki? Persler? Troya’yı yakıp yıkan Yunanlar? Osmanlı’da esir pazarları yok muydu, bu topraklarda 20. yüzyılın başlarına kadar kölelik devam etmedi mi? Hala bugün bile ağzının suyunu akıta akıta cariye taleplerini dile getiren ülkemiz er kişileri yok mu?

0.12S

ABD’de kölelik 1862 yılında kaldırıldı! 158 yıl önce! Ki bu fiilen son bulduğu anlamına da gelmesin.

Zenci terzi Rosa Parks, otobüsteki koltuğunu bir beyaz için terk etmediğinden tutuklandığında yıl 1955’ti. Bundan 65 yıl önce ABD’de siyahlar, beyazlarla otobüste aynı koltuklara oturamıyordu.

Irkçılıkla mücadele eden barış yanlısı Martin Luther King Jr. suikaste kurban gittiğinde yıl 1968’di.

Kathrine Switzer, Boston Maratonu’nu koşarken erkeklerce engellendiğinde yıl 1967…

Kadınların pek çok ülkede vatandaş statüsüne alınmasının 50-100 yıllık tarihi var. Oy kullanma (seçme) ve seçilebilme haklarını kazanalı ne kadar oldu?

Naziler, Yahudileri fırınlarda yakalı? Bosna’da 20. yüzyılın son günlerinde insanlar gözümüzün önünde kurşuna dizileli? Ruanda’da Hutular baltalarla Tutsileri keseli? Dışarıdan gelenlerin tepindiği taş üstünde taş kalmayan Suriye iç savaşı? Sivillere yönelik terör eylemleri?

İnsan geri! İnsanlık geri! Çok geri! Dünya çok geri kalmış bir gezegen.

Sirkler zulüm çadırları değil mi? Hayvanat bahçeleri? Endüstriyel hayvancılık? Çocuk işçiler? Fuhuşa zorlanan kadınlar? Bunların hangi biri erdemli?

İnsan çok kötü değil mi?

0.11S

Fakat bunca satır yazıp insanın geri olduğunu anlattım ya sakın ola beni bir karamsar sanmayın. Ben bunca geriliğini fark eden insanın artık ilerleyeceğine inananlardanım.

Umut etmesek yaşayamayız zaten!

Irkçılık karşıtı aktivist Jane Elliot, bir üniversite konuşma yaparken salonda bulunanlara şu soruyu yöneltti :

“Size bu ülkede siyahlara davranıldığı gibi davranılmasını ister misiniz?”

Kimse evet demeyince Elliot sorusunu tekrarladı. Salona yine sessizlik hakimdi. O zaman şöyle dedi :

“Hiçbiriniz size de siyahlara davranıldığı gibi davranılsın istemediniz. Bunun anlamı şu : Hepiniz her şeyin farkındasınız ama sessiz kalıyorsunuz.”

Eğer insanlığın ilerlemesini istiyorsak, buna katkı sağlamak zorundayız. İster bireysel olsun ister kitlesel gördüğümüz kötülüklere sessiz kalmamalıyız. Sessizlik suca ortaklıktır.

Dün İngiltere’nin Bristol kentinde çok ilginç bir gelişme yaşandı. ABD’den tüm dünyaya sıçrayan ırkçılık karşıtı protestolar en yoğun olarak İngiltere’de yaşanıyor.

Köle tüccarı Edward Colston’un heykeli, ölümümden 300 yıl sonra dün yıkıldı ve nehre atıldı. Parlamento’nun muhafazakar üyesi de olan Colston, binlerce Afrikalıyı topraklarından koparıp Avrupa’ya taşımış, köle ticaretiyle zenginliğine zenginlik katmıştı. En azından itibarının geri alınmış olması sevindiricidir.

Bu, 300 yıl önce insanların çektiği acıları ortadan kaldırmayacak olsa da iyi bir ilerlemedir.

 

 

 

 

 

Yorum Bırakın