Kore ile kıyaslanıp kahrolalım

, 1 Yorum

 

kore2
Seul’deki Gyeongbokgung Sarayı’na geleneksel kıyafet giyerek gelen Koreliler giriş parası ödemiyor

Geçğimiz hafta üçüncü kez Güney Kore’ye gittim. Daha önce de Türkiye ve Kore’yi karşılaştıran yazılar kaleme almış hatta yazı dizileri hazırlamıştım. Kendimi tekrar etmek istemem ama yine gidip, yine kahrolarak döndüğüm için tekerrür kaçınılmaz.

Çoğunluğu internet medyası küçük bir basın grurubu olarak, LG’nin davetiyle Güney Kore’ye vardık. LG de Güney Kore mucizesinin meyvelerinden biri. Meyveye gelmeden önce Seul’ün bölüp geçen nehirden ismini alan mucizeyle başlayalım. Han Nehri Mucizesi ile…

Güney Kore ve Türkiye sık sık karşılaştırılır. Hatta onlar başlangıçta bize göre dezavantajlıdır. 1950’lerde Türkiye’nin de askeri destek verdiği bir savaşı göğüslemek zorunda kaldılar. Soğuk Savaşın ilk sıcak çatışması…

Türkiye, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan çıkan ülkeler için oluşturduğu Marshall Planı’ndan 1949-1951 yılları arasında faydalandı (137 milyon dolar). Güney Kore ise savaştan sonra kalkınabilsin diye 1953’ten sonra ABD başta müttefiklerinden önemli yardımlar aldı.

1960’larda Türkiye’de kişi başı gelir 380 dolar iken, Güney Kore’de bu rakam sadece 80 dolardı. Yoksul Afrika ülkesi Gana’da kişi başı gelirin 180 dolar olduğunu da hatırlatayım. Aradan geçen 63 yılda Güney Kore 1.3 trilyon dolar gayri safi milli hasıla ile dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi oldu, kişi başı gelir ise 2015 yılında 24 bin dolara dayandı. Biz ise 861 milyar dolar ile dünya sıralamasında 17’nciliğimizi koruyoruz. Çok istedik ama bir basamak bile yükselemedik. Kişi başı milli gelir ise 2015’te 10,600 dolarda kaldı. Şu anda TL’deki gerileme nedeniyle bu rakamın da altına indi.

1970’lerde renkli televizyon bile üretemeyen Güney Kore bugün özellikle elektronikte Japon rakiplerini de geçerek tüm dünyaya meydan okuyor. Peki, bütün bunlar nasıl oluyor? Güney Kore, kuzeyindeki ‘kardeş’ tehdidine rağmen nasıl oluyor da bu kadar kısa sürede böylesi bir kalkınma gerçekleştirebiliyor. Mucizenin tek bir açıklaması var: Eğitim!

Biz saçma sapan tartışmalarla (hela taşını bile tartışabiliyoruz çünkü) enerjimizi tüketirken, içeride yaratılan ve dışarıdan gelen kaynağı başka önceliklere harcarken, Güney Kore bütün yatırımını eğitime yaptı.

koreseul
Han Nehri başkent Seul’ü Güney ve Kuzey olarak ikiye bölüyor

KALKINMANIN SIRRI

Eğitime yapılan yatırımlar bugün karşımıza otomotivden elektroniğe tüm dünyayı sarmış Güney Kore markaları olarak çıkıyor. LG de onlardan biri. Cirosu 137 milyar doları bulan grubun çatısı altında 63 şirket bulunuyor. Kimya alanında faaliyet göstermek üzere 1958 yılında kurulmuş bir şirket…

Hep konuşup duruyoruz ama bu Kore mucizesini anlatması için LG’nin küresel iletişiminden sorumlu direktörü Ken Hong ile kısa bir sohbet yapıyoruz. Cevabı öylesine basit ki…

“Koreli firmalar düşük maliyetli ürünlerle başladı. Avrupalı markalarla o ürünlerle rekabet etmek mümkün değildi. Onlarla ortaklıklara giderek işi öğrendik. Ucuz üründen katma değerli ürüne geçmek 20-30 yıl alıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu stratejiyi kullanan Japonya’nın yanı başımızda kalkındığını gördük. Cevap uzaklarda değildi. Biz de ülkece bu stratejiyi benimsedik. Şimdi bakın Çin de aynısını yapıyor.”

Avrupalı marka algısıyla rekabet etmenin güçlüğüne değiniyorlar. Belirtilmemiş talepleri karşılamaya soyunmuşlar. Türkiye’ye de getirecekleri aynı anda iki ünite çamaşır yıkayan çamaşır makinalarını övgüyle gösteriyorlar. Çift kapılı buzdolaplarında inanılmaz yenilikler yapmışlar. Altı kapılı dolaplar var. Buzdolabının içindeki ısıyı koruyabilmek için sık alınan meşrubat, atıştırmalık gibi ufak tefek şeyler için dolabın kapaklarına ayrı iki ünite yerleştirilmiş. Kapak içinde kapak… Bu yaratıcı fikir hem enerji tasarrufunu artırmış hem de buzdolabındaki yiyeceklerin taze kalma süresini uzatmış. Türkiye’de satmayı henüz düşünmedikleri kuru temizleme yapan gardıroplara da hayran kaldım.

Türk kadınlarının hijyen takıntısından söz ettiğimde, Koreli yetkililer bundan haberdardı. İki ulusun benzer yanlarını sık sık dile getirirken, Koreli kadınların yorganları bile makinalarda yıkadığını anlattılar.

İstanbul’a doğru yola çıkmadan önce “Işık Doğu’dan yükselir” dedim durdum kendi kendime. Döndüğüm gün Beşiktaş’ta iki patlama oldu. Bu yazıyı yazamadım. Moralsizdim. Yazıyı bitirdim, sabaha Kayseri bombasıyla uyandım. Işık, Doğu’da bir yerlerde kaldı galiba…

Busan'da yeni yıl süslemeleri...
Busan’da yeni yıl süslemeleri…

1 Yorum

  1. Berke
    | Cevapla

    adamlar yapmis

Yorum Bırakın