Sanırım 2018 yılı başıydı. Mine Söğüt’ün kapitalizme eleştiriler getirdiği yazısını okumuştum. Kişisel verilerin kıymetli varlıklar olarak satıldığı günümüz dünyasını anlatmış ve yazısını şu vurucu cümleyle bitirmişti:

“Ferrari’sini satana bilge denmez. Ferrari’sini yakana denir.”

Bilgi –evet- satılabilir bir ürün. Bilgelik? Ferrari markasına indirgenen yüksek statü ve zenginliğinden vazgeçen hangi bilge, sattığı otomobilinden yola çıkıp kitap yazar ki? Hangi bilge kendinden ‘bilge’ diye söz etme ahmaklığı gösterir ki? Hangi bilge ikna, ısrar, takdir, alkış, ego tatmini peşinde koşar ki?

Çevreye vereceği zararı bildiğinden, hiçbir bilge hiçbir aracı yakmaz da! Mine’nin ‘yakmak’ kelimesini unutmak/umursamamak anlamında kullandığını düşünüyorum.

*

Cep telefonuma ‘anda olmak’ çağrısı yapan bir video geliyor. Bir şarkı çalıyor; akıllı, uslu dinliyorum.

Bütün mutluluğun, huzurun ve yaratımın anda olduğunu anlatan güzel sözler sıralanmış peş peşe.

Şarkı bitiyor ve: “Lütfen videomu beğenmeyi ve kanalıma abone olmayı unutmayın!”

Hiç de ‘an’da bulunan bir insanın yapacağı eylemler değil bunlar.

Sen şimdi anda olduğun için mi “Anda ol, ana gel” diye şarkı yaptın ve abone olmamızı istediğin kanalına yükledin?

*

Biliyorum.

Gazete köşelerinde kadın hakları savunuculuğuna soyunan ama etrafındaki bütün kadınların gözlerini oyan hemcinslerimi…

Aşk şiirleriyle üne kavuşan ama koynundaki kadını döven şairleri…

Komünist olup çalışanının maaşını kesen patronları…

Zina yapıp gusül abdesti alan dindarları…

Sevgi diyen sevgisizleri…

Cesaret diyen korkakları…

Macera diyen konformistleri…

Vergi kaçıran vatanseverleri…

Fatura kesen ruhanileri…

Başından üç boşanma geçmiş evlilik danışmanlarını…

Hayvan öldüren doğaseverleri…

Herkese akıl-fikir veren ahmakları…

Başkalarına yaşam koçu olmaya hevesli ‘kaybeden’ bireyleri…

Çok gördüm çok.

Herkes güzel söz koleksiyoncusu olmuş kâh kendi ediyor kâh alıntılıyor.

Sözleriniz ne güzel; içime işliyor ama eylemleriniz ne kötü; yüreğimi incitiyor.

Bu yüzden, sevgili güzel söz koleksiyoncuları, size Johann Wolfgang Goethe’den bir ’güzel’ cümle armağan ediyorum.

“Bilmek yetmez uygulamak lazım, istemek yetmez yapmak gerek.”