İdealinizdeki ‘kimse’ değilim!

, 4 yorum

adam-30

Sosyal medyayı baz almıyorum. Orada herkes olduğundan daha güzel ve cesur veya daha kötü ve saldırgan… Ama gerçek hayattakileri ciddiye alıyorum. Her birimizin kafasında ‘ideal kalıplar’ var ve sanki insanlar henüz fırına verilmemiş kurabiye hamuru da onlara şekil vermeye kalkıyoruz. Ve utanmadan kalıplarımıza girmeyi reddedenleri ya sözle ya bir nazarla yargılıyoruz ve hatta aşağılıyoruz.
SUÇLAYICI HAYAL KIRIKLIKLARI
Sonra biz herkesin arzu ettiği gibi yaşayacağı bir demokrasi hayali kuruyoruz. En ufacık fikir ayrılıklarına tahammül edemezken hem de… Fikir ayrılığıyla kastım siyasi veya ideolojik de değil. Örneğin, bildiğin ekmek! Yıllar önce ekmek yemediğim için biri “Ekmeksiz yemek yenir mi” diyerek beni öyle bir azarlamıştı ki… Ne zaman baskıcı, otoriter rejim kelimelerini peş peşe duysam aklıma ekmek gelir. Yeryüzünde ekmeğin hiç yenmediği tonla varken… Üstelik ben yıllar sonra ekmek yemeye başladım ama o kişi sağlık sorunları nedeniyle ekmeği kesmek zorunda kaldı.
Bir de çoğu konuda hemfikir olduğun insanların en ufacık fikir ayrılığında hissettirdiği ‘suçlayıcı hayal kırıklıkları’ var. Düşünce balonlarını okuyorum, “Ya ne güzel şimdiye kadar aynı düşünüyorduk. Şimdi niye benle aynı fikirde değilsin. Yanlışsın. Şimdi seni düzelteceğim. İdeal kalıbımın içine sokacağım” yazıyor.
CİKSSİN AMA DUYARLISIN
Twitter’ın yeni çıktığı günlerdi. Eski solcu bir gazeteci büyüğüm bana “Seni böyle bilmezdim. Ciks görünüyorsun ama duyarlısın” dedi. Neden böyle düşündüğünü sorunca da ayakkabılarıma, çantalarıma çok para harcamamı bir kusur olarak vurdu yüzüme. İyi ki saçlarımı sarıya boyamıyorum. Onun kalıbında topuklu ayakkabı giyen, üstüne başına özenen biri solcu olamaz. Sanki topuğun boyu ile sosyalizm arasında ters korelasyon var. Zaten solcu değilim; içi rahat olsun.
MEŞREBİN NE İDEOLOJİN NE?
Kendimi yüzde 100 bir siyasi görüşün, ideolojinin parçası hissedemiyorum. Sosyalizmde, komünizmde çok insani bulduğum değerler var. Kapitalizmin yarattığı tüketim toplumunu, globalizmin yerel kültürleri yok ederek tek bir tür yaratmasını, sermayenin acımasızlığını sevmiyorum. Ama komünizmin, rejimden kaçan insanları vurmasını haklı bulamıyorum. Kapitalizmin yarattığı rekabetçi ortam, insanları daha yaratıcı yaptı muhakkak ama onun dünyayı bir kaynak olarak görmesine en temelde karşıyım. Dünyaya saygısını yitirmiş bir ekonomik sistem…
Bir de meşrebinden ideolojini çıkarmaya çalışanlar var ki… Fincan çevireceğim onlara, fal baksınlar.
Hele tarihi konularda, bugünün şartlarıyla yapılan yorumları son derece kötü niyetli bulurken, tartışmaların içine çekilmeyi reddediyorum. Türkiye Cumhuriyeti milliyetçi söylemlerle kurulmuşmuş. Koca imparatorluk çökmüş, herkes ulus devlet kurmuş; onlar ne yapsaymış? Enternasyonalizm mi deselermiş?
İMANSIZ ADAMDAN KORK
Bir akrabama deist olduğumu söylediğimde, ne olduğunu sordu. Dinlere inanmıyorum, dedim. Tanrı inancımı sordu. İnandığımı söyledim. Hemen bana İslam’ın beş şartını kabul ettirmeye kalktı. Kendince iyi niyetli; beni cennete göndermeye çalışıyor.

Karşına geçip sorular soruyorlar. Bütün kişiliğine, birikimine, çabalarına saygısızlık yaptıklarını düşünmeden, iki soru sorup seni adam edeceklerini zannediyorlar.
Yıllar önce bir işadamı “İmanı olmayan adamdan korkarım ben” dediğinde ona sormuştum, “Acaba yeryüzünde işlenen suçların kaçı inançsızlar tarafından gerçekleştiriliyor? Savaşların kaçını inançsızlar çıkardı? Siz canlı bomba bir ateist gördünüz mü?”

Yanıt veremediği gibi deist olduğumu söylediğimde de bana “Siz sakın yanlış anlamayın ben sizi kast etmiyorum. Siz Allah’a inanıyorsunuz. Aslında biraz bilseniz inanırsınız” dedi. Konuya iyi çalıştığımı kendisine üç kitaptan alıntılar yaparak gösterdim.
İPOTEKLİ VİCDANLAR
Bana çoğu zaman öyle geliyor ki ülkemizde hayvan severler dahil herkes faşist. Bir kişinin bir hayvandan korkmasını bile anlayışla karşılayamıyoruz.

Ne sizin istediğiniz kadar dindarım-inançlıyım, ne milliyetçiyim, ne solcuyum, ne kapitalistim, ne liberalim, ne hayvan severim, ne ulviyim, ne mükemmelim, ne sağlıklı beslenme takıntılıyım ne de zalimim. İstediğim kadar hepsiyim. Vicdanımın, inancımın, fikrimin sizin tarafınızdan ipotek altına alınmasına da sonuna kadar direneceğim.

 

Ölümü hak eden olabilir mi?
Geçen hafta Özgecan Aslan, Hüsne Aslan, Nuh Köklü ve Fırat Çakıroğlu için “Hepsi insandı” diyerek bir tweet attım. İnanılmaz bir saldırıya maruz kaldım. Konu bir insanın yaşam hakkı ise, kusura bakmayın, ben “Meşrebin ne, dinin ne, mezhebin ne, ideolojin ne” diye soramıyorum. Tüm zalimliğine rağmen bir kuyuda yakalanınca Saddam’a da hiç sevmediğim Kaddafi’nin linç edilmesine de üzülmüştüm. Zalime zulümden yana da değilim. Zalimle aynı şekilde davranırsak bizim onlardan ne farkımız kalır? Cezasını çeksin insanlar. Adalet yerini bulsun ama zulüm yapılmasın.
Evrensel ilkeler doğrultusunda bakmadıkça, doğrudan yana olamayız. Olsak olsak bir kişiden, bir ideolojiden, bir davadan yana olabiliriz. Konjonktür bunların hepsinin haklılığını değiştirebilir ama evrensel prensipler değişmez.

 acimi-pay-etme-20

Acımı pay etmeyin ne olur

Hayvanlarla ilgili bir duyarlılık gösterirsin ‘insan sevmez’ olursun. Başka bir ülkedeki yoksul çocuğa üzülürsün, “Bizdekiler neyinize yetmiyor” diye çemkirirler. Neyle ilgili acı duyacağımıza, yas tutacağımıza bile burnunuzu sokuyorsunuz. Hepsine üzülebilirim; içiniz ferah olsun.
Bir Afrika seyahatinde yanımdaki işadamı sefilliğe, açlığa bakıp “Biz Allah’ın sevdiği kullarız. Ülkemizde her şey var” diyerek şükretmişti. “Bu insanlar Allah’ın sevmediği kulları mı” diye sormuştum; bozulmuştu.
İşte, benim de böyle kendime göre inançlarım

4 Yorum

  1. Kalıp
    | Cevapla

    Kalıplama isimli bi meslek var

  2. Cenk Candan
    | Cevapla

    yazıların hayranıyım..bu kadın filozof !

  3. ayşegül yetiş
    | Cevapla

    Yazılarınızı bir solukta okudum. Süpersiniz…

Yorum Bırakın